AKÎDE
Meâlcilerin Kâfir Olduklarında Herhangi Bir Şüphe Yoktur 25 Şubat 2014 tarihinde eklendi

Şeyh Sâlih b. Fevzân b. Abdillah el-Fevzân'a soruldu:

Soru: Kendilerini meâlciler olarak adlandıran bir cemaat bulunmaktadır. Bunlar Kur'ân'dan başka kaynak tanımamaktadırlar. Bunların küfrüne/kâfirliklerine hükmedilir mi?

Cevap: Evet! Onların küfründe/kâfirliklerinde herhangi bir şüphe yoktur! Çünkü onlar "Biz ancak Kur'ân ile amel ederiz." şeklindeki sözlerinde yalancıdırlar. Kur'ân bize, Rasûl sallallahu aleyhi ve sellem'e ittibâyı emreder. Rasûl sallallahu aleyhi ve sellem'e ittibâ da sünnetiyle amel etmektir. Allah celle ve 'alâ şöyle buyurur: «Allah'a ve Rasûl'e itaat edin ki rahmet olunasınız.» [Âl-i İmrân, 132] Yine şöyle buyurur: «Eğer ona itaat ederseniz, hidâyet bulursunuz.» [Nûr, 54] «Allah'a itaat edin! Rasûl'e itaat edin.» [Nisâ, 59] Yine şöyle buyurur: «Rasûl size neyi verirse onu alın, neyi de yasaklarsa onu bırakın.» [Haşr, 7] Kur'ân'da öyle şeyler vardır ki –namaz gibi- açıklamasını ancak Rasûl sallallahu aleyhi ve sellem sünnetinde yapmıştır. Allah celle ve 'alâ Kur'ân'da namazı zikretmiş ve ona teşvîk etmiştir. Ancak öğle, ikindi, akşam, yatsı ve sabah namazlarının rek'at sayısını bize açıklamış mıdır? Bu bize, Rasûl sallallahu aleyhi ve sellem'in sünnetinde: "Namazı, benim nasıl kıldığımı görüyor iseniz öyle kılın." buyruğunda açıklanmıştır.

Zekât da böyledir. Kur'ân'da zikri ve onu edâ etme emri geçer. Peki, Kur'ân bize, zekâtın nisâbını, miktarını, zekât verilecek malları açıklamış mıdır? Bunların tümünü Rasûl sallallahu aleyhi ve sellem beyân etmiştir. O hâlde sünnet Kur'ân'ın açıklayıcısıdır. Sünnet ile amel etmeyen Kur'ân ile de amel etmiyor demektir.

Yine bazı şeyler vardır ki, Kur'ân'da zikredilmemiştir. Onu Nebî sallallahu aleyhi ve sellem getirmiş ve emretmiştir. Bunun örneği, kadın ile teyzesini ve kadın ile halasını nikâhta cem etmekten nehyetmesidir. Bu Kur'ân'da zikredilmiş değildir. Rasûl sallallahu aleyhi ve sellem sünnette kadın ile teyzesinin ve kadın ile halasının nikâhta cem edilmesi hükmünü ziyâde etmiştir. Bize sünnet ile amel etmek, tıpkı Kur'ân ile amel etmek gibi farzdır. «Rasûl size neyi verirse onu alın, neyi de yasaklarsa onu bırakın.» [Haşr, 7]

Bu kimseler –yani meâlciler- hevâsından söz söylemeyen Nebî sallallahu aleyhi ve sellem'in işâret ettiği kimselerdir. Şöyle buyurur: "Tok karınlı, arkasına yaslanmış bir adamın şöyle diyeceği gün yakındır: Aramızda Allah'ın Kitâbı vardır. Onun helâlini helâl, onun harâmını harâm kabûl ederiz." Sonra şöyle buyurmuştur: "Dikkat edin! Şüphesiz ki bana Kur'ân ve onunla birlikte bir benzeri verilmiştir." [Ahmed (18184, 18194); Ebû Dâvûd (4604); Tirmizî (2664); İbn Mâce (12)] Nebî sallallahu aleyhi ve sellem bize onları haber vermiş ve onlardan sakındırmıştır.

[Durûsun fî Şerhi Nevâkidi'l-İslâm, (s: 203)]

PAYLAŞ
  • Facebook'ta Paylaş
  • Twitter'da Paylaş