Allâme İmâm Abdulazîz b. Bâz rahmetullâhi aleyh'e soruldu:
Soru: Fazîletli Şeyh! Bir kardeşimizin mesajında sık sık 'Bu Kur'ân'da geçmiyor, bu Kur'ân'da geçmiyor' dediğini görüyorum. Bu konuya dair bir yorumunuz var mıdır? Allah sizi hayırla mükâfatlandırsın.
Cevap: Bu, Sünnet'i hüccet olarak kabûl etmeyen, sadece Kur'ân'ın hüccet olarak kabûl edilmesi gerektiği görüşünü savunan bir topluluğun sözüdür. Sünnet'in bir kısmının zayıf, bir kısmının da sahîh olması (sebebiyle) onlara göre Sünnet şüpheli olup hüccet olarak kabûl edilmez. Ancak bunun anlamı, Allah celle ve alâ'nın 'Allah'a itaat edin ve Rasûl'e itaat edin.' (Nisâ, 59) buyruğuna karşı gelmektir. (Onların görüşüne göre) bu âyet, sadece Allah'a itâat edin, Rasûl'e itâat edilmez, anlamındadır. Halbuki Sünnet, Rasûlullah'ın -aleyhi's-salâtu ve's-selâm- emir ve yasaklarıdır. Allah şöyle buyurur: 'Onun (yani, Rasûl'ün) emrine karşı çıkanlar, kendilerine bir fitnenin (şirkin) isâbet etmesinden ya da can yakıcı bir azâbın isâbet etmesinden sakınsınlar.' (Nûr, 63) Allah celle ve alâ yine şöyle buyurur: 'Rasûl size ne verdiyse onu alın, sizi neyden sakındırdıysa ona son verin.' (Haşr, 7) Peygamberimiz sallallâhu aleyhi ve sellem de şöyle buyurmuştur: 'Bana Kur'an ve onunla birlikte bir misli (yani, Sünnet) verilmiştir.'
Sünnet'in tümünü birden hüccet olarak kabûl etmeyen bu topluluk, kâfir ve sapkın bir topluluktur. Onları tanıyan herkesin onları terk etmesi, onların bâtıl üzere olduklarını ve bu amelleri sebebiyle kâfir olduklarını bilmesi gerekir. Sünnet'i inkâr ettikleri için kâfir olurlar ve İslâm dâiresinden çıkarlar. (Bu topluluğun) aksine, her müslümanın Sünnet'i kabûl etmesi, sahîh olanıyla amel etmesi ve onu inkâr etmekten sakınması vâciptir. Çünkü Sünnet'in külliyen inkâr edilmesi ve hüccet olarak sadece Kur'an'ın kabûl edilmesi bâtılların en bâtıllarından ve küfrün en büyüklerindendir. Allah'tan âfiyet dileriz.
Fetâvâ Nûrun ale'd-Derb, 4/315