Soru: Canlı sûretlerinin bulunduğu eve meleklerin giremeyeceği malûm bir şeydir. Bu meleklerden kasıt nedir?
Bu, böyle evlerde yapılan iyiliklerin ve sâlih amellerin yazılmayacağı anlamına mı gelir?
Cevap: Hamd, Allah'a mahsûstur. Muhakkak ki, kulu korumakla ve amelini yazıp kaydetmekle görevli olan meleklerin ondan ayrılmayacağı kesin birşeydir. Hiç bir mâni, kulun iyilik ve kötülüklerini yazıp kaydetmelerine engel olamaz. Çünkü Allah'ın onları görevilendirdiği işleri budur. Allah onlara bu görevi yerine getirmeyi ibâdet olarak emretti. Onlarsa Allah'ın emrettiği şeylere isyân edecek değillerdir. Neyle emrolundularsa onu yerine getirirler.
Buna binâen bilinen şu ki; Melekler, içinde sûret (heykel, resim, fotoğraf, temsîlî görsel imgeler, yüz şekli barındıran oyuncaklar vb.) veya köpek bulunan evlere girmezler. Onlar mü'minlerin evlerini kuşatıp sararlar. Bu sebeple onların evlerinde bir hayır ve bereket husûle gelir.
Evlerine sûretler asan kimselerse bu sebepten ötürü meleklerin, evlerini ve oluşturdukları meclislerini kuşatmalarından mahrum kalırlar. Bunun yerine saptırıcı şeytanlar onların evlerini kuşatırlar. Bu sûretleri evlerine asmakla ve açıktan günahlar işlemekle, amellerini yazmakla görevli olan bu melekleri küçümsemiş ve saygısızlık etmiş olurlar.
Var sayalım ki -Allah en doğrusunu bilir- bu hadîs bütün melekleri kapsıyor olsun. Bu durumda melekler bir adamın evine girmeseler bile onun yaptığı amelden haberdar olmayacakları anlamına gelmez. Uzakta olsalar bile onun yapıp ettiğini bilirler. Kulun kalbinden geçirdiği amelleri bilirler.
Sahîh hadîste de geçtiği gibi kulun kalbindeki kaygı/emel ve düşünceleri bilirler:
'...Kim bir hasene işlemeyi(salih amel yapmayı) kararlaştırır da onu yapmazsa, Allah onu kendi katında kâmil bir hasene olarak yazar. Eğer onu kararlaştırır ve yaparsa, Allah onu kendi katında on haseneden yedi yüze kadar pek çok katlarıyla yazar. Bir seyyie(kötülük) işlemeyi kararlaştırır ama onu işlemezse, Allah onu kendi katında kâmil bir hasene olarak yazar. Eğer o seyyieyi kararlaştırır ve yaparsa, Allah onu kendi katında sadece bir seyyie olarak yazar.'(1)
Melekler, kulun kalbinden neleri geçirip neleri amaçladığını bilirler. Yine de Allah en doğrusunu bilir
Amacımız, evlerde sûretler bulundurmaktan ve fotoğraflar asmaktan sakındırmaktır.
Kişinin üzerine düşen ise, kendisinden istenilen şeye ihtimâm etmesidir. Kendisini gaybî şeyleri araştırmakla meşgûl etmemesi gerekir. Kuldan istenen şey rabbine isyan etmeyip mâsiyet işlememesidir.
Oturulan yelerlere, meclislere ve sâir evin diğer bölümlerine sûretler asmak da bu mâ'siyetlerdendir. Bunların en kötüsü ise evlere, umûmî mekanlara ve dâirelere kadınların ya da liderlerin ve büyük kimselerin fotoğraflarını (sûretlerini) asmaktır.
Âişe radıyallâhu anhâ Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem'in evinde üzerinde sûretlerin bulunduğu yünden bir örtü bulmuştu. Onu hücresindeki bir deliği kapatmak için asmıştı. Cibrîl aleyhisselâm tâ ki bu örtü kaldırılıncaya kadar oraya girmedi. Örtüdeki heykelin başı o bir ağaç şeklini alana kadar kesildi.(2)
Tüm bunlar, bu işin ne denli büyük ve tehlikeli olduğunu gösterir. Allah en doğrusunu bilendir.
1) Buhârî (6491), Müslim (131)
2) Ebû Dâvud (4158), Tirmizî (2806)
Kaynak: Fetâvâ'l-Akîde, li-Fadîleti'ş-Şeyh Allâme Abdurrahmân b. Nâsır el-Berrâk, 457-458