Allâme Şeyh Sâlih b. Fevzân el-Fevzân'a soruldu:
Soru: Selef'in bid'atçılara karşı takındığı tutumu açıklar mısınız?
Cevap: Selef her önüne geleni bid'atçı ilan etmezdi. Bid'at kelimesini kullanmakta aşırılık yapmaz, bazı muhâlefetleri olan herkes hakkında bu kelimeyi kullanmazlardı. Onlar sadece, kendisiyle Allah'a yaklaşılacağına dâir hakkında delîl olmayan bir fiili işleyeni ve Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in teşrî' buyurmadığı bir ibâdeti yapanı bid'atla vasfederlerdi. Bunu da Nebî sallallahu aleyhi ve sellem'in şu buyruğuna binâen yaparlardı: 'Her kim dînimiz üzere olmayan bir amel ile amel ederse, o reddolunmuştur.' Diğer rivâyet de şöyledir: 'Kim bizim şu dînimizde ondan olmayan bir şey ihdâs ederse, o reddolunmuştur.'
O hâlde bid'at; dînde, hakkında Allah'ın Kitâbı'ndan ve Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in Sünneti'nden delîl olmayan bir yenilik ihdâs etmektir. İşte bid'at budur. Bir şahsın dînde bir bid'at çıkardığı sâbit olur ve o bid'attan dönmemekte ısrar ederse, Selef'in Menheci onu terk etmek, ondan uzaklaşmak ve onunla oturup kalkmamaktır.
İşte menhecleri buydu. Ancak söylediğimiz gibi bu, onun mubtedi' olduğu sâbit olduktan sonra ve ona nasîhatta bulunulup onun da bid'atinden dönmemesi durumundadır. Bu durumda o, kendisiyle oturup kalkanlara ve ilişkisi olanlara zararının dokunmaması için ve insanları bid'atçılardan ve bid'attan sakındırmak için terk edilir.
Bid'at kelimesinin şahsî reylerde muhâlif olan herkes hakkında kullanılması ve 'bu bid'atçıdır!' denilmesi, herkesin birbirini bid'atçi diye isimlendirmesi şeklindeki aşırılığa gelince; gerçekte o, dînde herhangi bir şey ihdâs etmiş değildir. Ancak bir şahıs ile aralarında ihtilâf vardır, cemaatlerden bir cemaat ile o ihtilâf etmişlerdir. Bu kişi bid'atçi değildir.
Bir harâm veya günah işleyen âsi olarak isimlendirilir. Her günahkâr ise bid'atçi değildir. Her hata işleyen de bid'atçi değildir. Çünkü bid'atçi, dînde ondan olmayan bir şeyi ihdâs edendir. Bid'atçi budur. Herhangi bir şahsa muhâlefet eden herkese bid'at isminin ıtlak edilmesi şeklindeki aşırılığa gelince, bu doğru bir şey değildir. Hâlbuki hak, muhâlif olan kişinin yanında da olabilir. Bu, Selef'in Menheci'nden değildir.
Muhâdarât fi'l-Akîde ve'd-Da'va (3/406)