Yüce Allah azze ve celle der ki:
«Elçilerimizi ve îmân edenleri dünya hayatında da şâhidlerin şâhidlik edeceklerin günde de elbette mansûr ve muzaffer kılacağız.» [40/Ğâfir, 51]
Allâme Hâfız İbnu'l-Cevzî bu âyetin tefsîrinde der ki:
"Dünya hayatındaki nusret hakkında üç görüş vardır:
1- Bu, onların hüccetinin isbâtı [zâhir ve gâlib] olması ile olur.
2- Bu, düşmanlarının helâk edilmesidir.
3- Bu, âkıbetin onlara ait olması iledir.
Sonuç olarak onların zaferi kaçınılmaz olarak gerçekleşir.
▪️Bazen, Dâvûd'a ve Süleymân'a, kendisi ile her kâfiri ezip gâlip geldikleri bir hükümranlığın ihsân edilmesinde ve Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem'in kendisini yalanlayanlara galip olmasında olduğu gibi durumlarının yüceltilmesi ile olur.
▪️ Bazen Nûh'a ve kavmine, Mûsâ'ya ve kavmine yaptığı gibi rasûllerin kurtarılıp düşmanlarının helâk edilmesi sûretiyle onları yalanlayanlardan intikâm alınması ile olur.
▪️ Bazen Yahyâ b. Zekeriyyâ'nın öldürülmesi üzerine Buhtunassar'ı onlara [yahûdîlere] musallat etmesinde olduğu gibi rasûllerin vefâtından sonra onları yalanlayanlardan intikâm alınması ile olur.
Şâhidlerin şâhidlik edecekleri günde onlara nusret edilmesine gelince, muhakkak ki Allah onları azâbdan kurtaracaktır. Âyette geçen "eşhâd" kelimesinin tekili "şâhid'dir, tıpkı "ashâb" kelimesinin tekilinin "sâhib" olması gibi. Bu âyetteki şâhidlerin kimler olduğu konusunda üç görüş vardır:
1- Meleklerdir. Nebîler için teblîğde bulunduklarına, ümmetler için de yalanladıklarına dâir şâhidlikte bulunurlar. Bunu Mucâhid ve Suddî söylemiştir. Mukâtil: Onlar Hafaza Melekleri'dir, demiştir.
2- Melekler ve nebîlerdir. Bunu Katâde söylemiştir.
3- Şâhidler dörttür: Nebîler, melekler, mü'minler ve organlardır. Bunu İbnu Zeyd söylemiştir."
Bk: Zâdu'l-Mesîr, ilgili âyetin tefsîri.